top of page

Belki ben de ilginç biriyim

Baz Luhrmann’ın Everybody’s Free şarkısı bir dizi tavsiyeden oluşur. Şarkının sözleri

Mary Schmich’in Chicago Tribune gazetesinde Haziran 1997 tarihinde köşesinde kaleme aldığı bir makalesini baz alır.


Şarkıya dönüşme hikayesinin detaylarını merak ederseniz ise Wikipedia'dan bakabilirsiniz.



Bu sabah içimde bu şarkının sözleri ile uyandım. 18 yaşımda dinlediğimde beni çok etkileyen şu sözler 40’a gelirken şimdi yeniden içimde ses buluyor gibiydi:


“Eğer hayatınızla ne yapmak istediğinizi bilmiyorsanız kendinizi suçlu hissetmeyin. Tanıdığım en ilginç insanlar 22’sinde hayatlarıyla ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Bildiğim bazı 40 yaşındaki ilginç insanlar ise hala bilmiyor.”

(Not: Orijinal şarkı sözlerinin tamamını ve Türkçe çevirisini aşağıda bulabilirsiniz. Gerçekten çok başarılı.)


Kaybolmak ve yeniden bulmak üzerine


O dönem ne istediğini çok net bilen bir çok insana göre kaybolmuş hissediyordum kendimi. Okuduğum bölüm hayatımla ilgili ne yapabileceğim konusunda bir çok olasılık sunmakla beraber spesifik bir alanı işaret etmiyordu, kaldı ki bu bölüm başlangıçta okumayı istediğim bölüm bile değildi. Hukuk veya uluslararası ilişkiler okumak isterken kendimi işletme bölümünde bulmuş ve sevememiştim. O zaman hayatımla ilgili ne yapmak istediğim konusunda bir fikrim olması gerektiğine ve bende bir sorun olduğuna emindim. O yüzden taaa 22’sine gelmiş birisinin hayatıyla ne yapacağını bilmiyor olmasının o kadar da kötü bir şey olmayabileceğini duymak iyi gelmişti. Belki ben de ilginç biriydim. :) 40 yaşıma gelene kadar kendimi yine yeni yeniden defalarca aynı yerde bulabileceğimi ise o dönem hesaba katmamıştım itiraf edeyim.



Sonrasında çoğu zaman denklem benim için şöyle işledi: Yeni bir çok şey dene, sevmediklerini ele, sevdiğin ve başarılı olduklarını yapmaya devam et, gelen fırsatları kolla, farklı fikirlere açık ol, denemekten ve risk almaktan korkma ve harekete geç. Bunu toprağa bir çok tohum ekmek olarak da tariflerim kimi zaman. Bazen ektiğinizi unuttuğunuz tohum gün gelir baş verir ve sularsanız kim bilir fidana bile döner.

Yine de bir çok zaman bu denklem seçimleri ben mi yapıyorum yoksa hayatın önüme çıkardıklarıyla gelişine mi ilerliyorum sorusunu getirir zaman zaman aklıma. Kim bilir? Başka türlüsünü yapamadığıma göre şu ana kadar, eldeki ile idare edeceğiz artık. Geriye bakınca da aslında 20 yıl götürdü beni bu denklem, bir 20 daha götürür bakarsınız. ;)

Kaybolduğumu düşündüğüm ve içimde başka bir şeyler yapmalıyım artık diye hissettiğim her dönem önce sancılı oldu tabii. Bekledim, aradım, durdum, sorguladım, korktum, hem kaçmak hem tutunmak istedim. Ön ergenlik döneminin başlarında hem bireyselleşmek isteyip anneden uzaklaşan, hem de fazla uzaklaştığını hissettiğinde korkarak anneye yapışan çocuklar gibi gittim geldim. Ama sonunda, her seferinde karşıma yeni fırsatlar çıktı ve ben cesaretimi ve gücümü toplayabildiğimde, tüm o bekleyişin gerdiği bir yaydan çıkan ok gibi onların üzerine atladım heyecan ve hevesle.


O fırsatları ben mi çağırdım, zamanı geldi de ektiğim tohumlar mı yeşerdi, sadece doğru zamanda doğru yerde mi bulundum, meraklı, hevesli ve istekli oluşum mu beni bu fırsatlarla buluşturdu, sadece şanslı mıydım yoksa kendi şansımı mı yaratıyordum? Bilemiyorum. Hepsi belki de. Ve her fırsat da aslında bir önceki üzerine inşa edilen şeyler oldu sonunda. Elimdekilere sarılıp, tutunup, aynı halleriyle korumaya çalışmayı bıraktığımda aslında onları kaybetmediğimi gördüm. Tabii bir şeyleri bırakmadan yenilerine yer açamıyorsunuz bazen ama elinizdekini dönüştürerek, fazlalıklarını biraz yontarak, şekil değiştirmesine izin vererek, sıkı sıkı tuttuğunuz parmaklarınızı gevşeterek, düşecekse, gidecekse demek zamanı diyerek izin verdiğinizde, tamamen de yitirmiyorsunuz aslında.


Hayata “veya” olarak baktığımda her seçim bir kaybedişken, “ve” olarak modelleyip, hem öyle hem böyle de olabilir dediğimde bambaşka bir pencere açıldı, açılıyor sanki önümde.

Geçmişte bunu yaşadığım bazı dönemlerde, bana “Hepsini birden istiyorsun ve alamazsın, birini seçersen diğerini kaybedeceksin.” dediklerinde belki de öyle olmak zorunda değildir deme cesaretini bulduğum zamanlar oldu. Her zaman değil ama oldu. Ve buna inandığımda, ben inandığımda, yürekten inandığımda, yollar hep gitmesi gereken yere çıktı. Artık kayıp değildim.

Şimdi 40’a gelirken, bunca kayboluş ve yeniden buluş sonrası hala eskisi kadar olmasa da kaybolmaktan korkarken, bir noktada yine yolu bulacağımı biliyor ve unutursam hatırlatıyorum kendime. Belki ben de ilginç biriyim :)

Sıradaki favori tavsiyem:

Dizlerinize nazik davranın. Gittiklerinde onları özleyeceksiniz. ;)


Everybody’s Free by Baz Luhrmann

Ladies and gentlemen of the class of '99

Wear sunscreen

If I could offer you only one tip for the future, sunscreen would be it

A long-term benefits of sunscreen have been proved by scientists

Whereas the rest of my advice has no basis more reliable

Than my own meandering experience, I will dispense this advice now

Enjoy the power and beauty of your youth, oh, never mind

You will not understand the power and beauty of your youth

Until they've faded, but trust me, in 20 years, you'll look back

At photos of yourself and recall in a way you can't grasp now

How much possibility lay before you and how fabulous you really looked

You are not as fat as you imagine

Don't worry about the future

Or worry, but know that worrying is as effective as trying to solve an algebra equation by chewing Bubble gum

The real troubles in your life are apt to be things that never crossed your worried mind

The kind that blindsides you at 4 p.m. On some idle Tuesday

Do one thing every day that scares you

Saying, don't be reckless with other people's hearts

Don't put up with people who are reckless with yours

Floss

Don't waste your time on jealousy

Sometimes you're ahead, sometimes you're behind

The race is long and in the end, it's only with yourself

Remember compliments you receive, forget the insults, if you succeed in doing this, tell me how

Keep your old love letters, throw away your old bank statements

Stretch

Don't feel guilty if you don't know what you want to do with your life.

The most interesting people I know didn't know at 22 what they wanted to do with their lives

Some of the most interesting 40-year-olds I know still don't

Get plenty of calcium

Be kind to your knees

You'll miss them when they're gone

Maybe you'll marry, maybe you won't

Maybe you'll have children, maybe you won't

Maybe you'll divorce at 40, maybe you'll dance the 'Funky Chicken'

On your 75th wedding anniversary

Whatever you do, don't congratulate yourself too much

Or berate yourself either

Your choices are half chance, so are everybody else's

Enjoy your body, use it every way you can

Don't be afraid of it or what other people think of it

It's the greatest instrument you'll ever own

Dance, even if you have nowhere to do it but your own living room

Read the directions even if you don't follow them

Do not read beauty magazines, they will only make you feel ugly

Brother and sister together we'll make it through

Some day a spirit will take you and guide you there

I know you've been hurting but I've been waiting to be there for you

And I'll be there just helping you out whenever I can

Get to know your parents, you never know when they'll be gone for good

Be nice to your siblings, they're your best link to your past

And the people most likely to stick with you in the future

Understand that friends come and go

But a precious few, who should hold on

Work hard to bridge the gaps in geography and lifestyle

For as the older you get, the more you need the people you knew when you were young

Live in New York City once but leave before it makes you hard

Live in northern California once but leave before it makes you soft

Travel

Accept certain inalienable truths

Prices will rise, politicians will philander, you too, will get old

And when you do, you'll fantasize that when you were young

Prices were reasonable, politicians were noble

And children respected their elders

Respect your elders

Don't expect anyone else to support you

Maybe you have a trust fund, maybe you'll have a wealthy spouse

But you never know when either one might run out

Never mess too much with your hair

Or by the time you're 40 it will look 85

Be careful whose advice you buy but be patient with those who supply it

Advice is a form of nostalgia, dispensing it is a way of fishing the past

From the disposal, wiping it off, painting over the ugly parts

And recycling it for more than it's worth

But trust me on the sunscreen


Beyza Öncel’in Kişisel Gelişim Rehberi sitesinde bulduğum Türkçe çevirisi:

“99 sınıfının bay ve bayanları. güneş kremi kullanın.

eğer size gelecek için bir öğütte bulunacak olsaydım, bu güneş kremi olurdu. güneş kreminin uzun süreli yararları bilim adamları tarafından kanıtlanmıştır ancak vereceğim diğer öğütlerin hepsi kendi dolambaçlı deneyimlerinden daha güvenilir değildir. şimdi bu öğütleri dağıtacağım.

gençliğinizin gücünün ve güzelliğinin keyfini çıkarın. ya da boş verin. gençliğinizin gücünü ve güzelliğini kaybolana kadar anlamayacaksınız. ama bana güvenin, 20 yıl içinde, fotoğraflarınıza geri dönüp bakacak ve ne kadar çok imkanınızın olduğunu ve ne kadar göz alıcı göründüğünüzü kavrayacaksınız. düşündüğünüz kadar şişman değilsiniz.

gelecek için endişelenmeyin. ya da endişelenin, ama bilin ki endişelenmek ancak bir cebir denklemini sakız çiğneyerek çözmek kadar etkilidir. hayatınızdaki gerçek sorunlar endişelenen aklınızın ucundan bile geçmeyecek sorunlardır, sıradan bir salı günü saat 4′te boş bir anınızda yakalayan cinsten.

her gün sizi korkutan bir şey yapın.

şarkı söyleyin

diğer insanların kalplerine karşı kayıtsız kalmayın. sizinkine kayıtsız kalan insanları da boş verin.

gevşeyin.

zamanınızı kıskançlıkla heba etmeyin. bazen öndesinizdir, bazen geride. yarış uzun ve sonunda sadece kendinizledir.

aldığınız iltifatları hatırlayın. hakaretleri unutun. eğer bunu başarabilirseniz, bana nasıl yaptığınızı anlatın.

eski aşk mektuplarınızı saklayın. eski banka evraklarınızı atın.

gerinin

eğer hayatınızla ne yapmak istediğinizi bilmiyorsanız kendinizi suçlu hissetmeyin. tanıdığım en ilginç insanlar 22’sinde hayatlarıyla ne yapacaklarını bilmiyorlardı. bildiğim bazı 40 yaşındaki ilginç insanlar ise hala bilmiyor.

yeterince kalsiyum alın.

dizlerinize nazik davranın. gittiklerinde onları özleyeceksiniz.

belki evleneceksiniz, belki evlenmeyeceksiniz. belki çocuğunuz olacak belki olmayacak. belki 40′ında boşanacaksınız, belki 75. evlilik yıl dönümünüzde çılgın tavuk dansını yapacaksınız. ne yaparsanız yapın, kendinizi çok fazla kutlamayın, çok da fazla azarlamayın. seçimleriniz yarı yarıya şanstır. diğer bütün insanların da.

vücudunuzun keyfini çıkarın. onu her şekilde kullanın. ondan ya da başka insanların onun hakkında düşündüklerinden korkmayın. o sahip olacağınız en muhteşem enstrümandır.

dans edin, oturma odanız dışında edecek hiçbir yer olmamasına rağmen de olsa.

talimatları okuyun, onlara uymasanız bile.

güzellik dergilerini okumayın. onlar sizi sadece çirkin hissettirecektir.

ebeveynlerinizi tanıyın. ne zaman göçüp gideceklerini hiç bir zaman bilemezsiniz.

kardeşlerinize iyi davranın. onlar geçmişinizle aranızdaki en kuvvetli bağdır ve büyük ihtimalle gelecekte sizinle birlikte kalacak insanlardır.

arkadaşların gelip geçici olduğunu anlayın, ama sadece en değerli birkaç tanesine tutunmanız gerektiğini bilerek. yaşadığınız yer ve yaşam tarzındaki uzaklıkları kapatmak için çok çalışın, çünkü yaşlandıkça sizi gençken tanıyan insanlara daha çok ihtiyacınız olacak.

New york’ta bir kez yaşayın, ama sizi çok sert kılmadan ayrılın.

Kuzey California’da bir kez yaşayın, ama sizi çok yumuşak kılmadan ayrılın.

gezin.

bazı vazgeçilmez gerçekleri kabullenin: fiyatlar yükselecektir, politikacılar kandıracaktır. siz de yaşlanacaksınız. ve yaşlandığınız zaman, genç olduğunuz zamanlarda fiyatların makul, politikacıların soylu ve çocukların büyüklerini saydığını söyleyeceksiniz.

büyüklerinize saygı duyun.

başka kimsenin size destek olmasını beklemeyin. belki güven fonunuz vardır. belki de zenginliğiniz olacaktır. ama her birinin ne zaman tükeneceğini hiçbir zaman bilemezsiniz.

saçınızla fazla oynamayın, 40′ınıza geldiğiniz zaman 85′inde görünecektir.

kimin öğütlerine kulak verdiğinize dikkat edin, ama öğüt verenler konusunda sabırlı olun. öğüt bir tür nostaljidir. öğüt vermek, onu çöplükten çekip, temizleyip, çirkin kısımlarını boyayarak geri dönüştürerek değerinden daha değerli hale getirmektir.

ama güneş kremi konusunda bana güvenin.”

747 views

Recent Posts

See All
bottom of page