top of page

Dijital Dönüşümde 2021 Trendleri

2020 yılı, hafızalarımızda COVID 19 ile yer alacak. Senenin sonunu görmekten memnun olmak ve 2021'i dört gözle beklemek için çok geçerli nedenlerimiz oldu şüphesiz. Bir anda her şey değişmese de yeni yıl hepimize yeni umutlar ve beklentiler getiriyor. Dijital dönüşüm dünyasında da gelecek parlak görünüyor. Tüm dünya için, salgının yarattığı yeni düzenle başa çıkmanın en önemli araçlarından biri olmaya devam edecek dijital. Dünyanın dört bir yanındaki işletmeler, rekabetçi kalabilmek için, dijital dönüşüme giderek daha fazla yatırım yapacak.



Dijitalleşmenin, iş dünyasını kökten değiştirdiği zamanları, tüm süreçlerimizi teknolojiyle tekrar yorumlamak ve zenginleştirmek zorunda kaldığımız bir dönemi yaşıyoruz.


Dünya çapındaki dijital dönüşüm pazarının, müşteri deneyimi, pazara yeni ürün sunma süresi, ürün kalitesi ve operasyonda önemli faydalar sağlaması beklentisiyle, 1,2 trilyon dolar olan mevcut büyüklüğünden, 2022 yılına kadar yıllık %20 büyüyerek 2 trilyon dolara çıkacağı tahmin ediliyor.


Pandemi, tüm otomasyon ve dijital dönüşüm programlarını birkaç yıl hızlandırdı. Ancak bu hızlanma bazı zorlukları da beraberinde getirdi. Yaşadığımız krizlerle her geçen gün dijitale daha bağımlı hale gelen dünyada, rekabeti sürdürmek için, artan müşteri taleplerini karşılamak, yeni gelir kanalları oluşturmak amacıyla hizmetlerimizi hızlı bir şekilde ölçeklendirmek ve müşterilerimize “bağlantılı” deneyimler sağlamak konusunda gittikçe daha fazla baskı altındayız.



Dijital dönüşüm girişimlerinin başarısızlık oranları ise %60 ile %85 arasında değişiyor. Bu oldukça yüksek bir oran. Dijital dönüşüm çabalarının önündeki en büyük zorluklardan biri entegrasyon. Hepimiz bu süreçte, dijital dönüşümün IT projeleri ile sınırlı olmadığını, şirketler olarak, IT'nin ötesinde tüm birimlerde inovasyonu etkinleştirmemiz gerektiğini ve dijital dönüşümün aslında “iş projeleri” olduğunu gördük.


Dijitalleşme konularındaki deneyimlerden yola çıktığımızda, dijitale hazır kültür, inovasyonun demokratikleşmesi, proaktif çevik yaklaşımlar ve “iletişim, liderlik, ekip kurulumu, eğitim gibi klasik değişim yönetimi araçlarını” yeni ihtiyaçlara uyarlamanın başarılı dijital dönüşüm projeleri için gerekli olduğunu söylemek mümkün.

2020’de rekabet için önem kazanan başlıklar; 2021’de de karşımıza çıkmaya devam edecekler.


Dijital platformlar, üretimde ve süreçlerde robotik otomasyon, 3D yazıcılar ile hızlı ve esnek üretim, entegre tedarik zinciri yönetimi, e-ticaret kanallarının zenginliği, uzaktan ve esnek çalışma modelleri, arttırılmış gerçeklik teknolojileri ile uzaktan testler, servis ve bakım faaliyetleri, uzaktan eğitim ve seminerler, esnek ödeme sistemleri, hızlı ve sorunsuz sipariş servisleri ve alışveriş yolculuğu, arttırılmış gerçeklik destekli alışveriş deneyimi, e-ticarette sosyal medyanın gücü, dijital pazarlama ve değişen iletişim stratejileri, dijital içerik ve yayın platformları, sanal asistanlar ve sesli yanıt sistemleri…



Bu başlıklarla yeni iş fikirleri ve iş modellerini, farklı ve yeni iş birliklerini ve benzersiz müşteri deneyimini ortaya çıkaranlar ise pandeminin kazananları olmaya devam edecekler şüphesiz.


Tüm bunlarla birlikte; şirketler, değişen müşteri beklentilerine ayak uydurmak için, verileri açığa çıkarmanın ve iç görüler elde etmenin daha hızlı yollarını arıyor.


2021, verilerin şirketleri rakiplerinden ayırdığı yıl olacak- müşteri verilerinin kilidini açma, analiz etme ve bunlara göre hareket etme yeteneği büyümenin temelini oluşturacak. Bu amaçla bir araya gelen teknolojilerin, birlikte yaratacağı katlanarak artan değer ve etkileri göreceğimiz bir yıl bizi bekliyor.


İlk güçlü çiftimiz: AIoT. Yapay Zeka Nesneleri (AIoT), birbirlerinin yeteneklerini hızlandıran iki bağımsız güçlü teknoloji olan IoT ile yapay zekayı birleştiriyor. IoT fiziksel dünyayı dijitalleştirip verileri bir araya getirirken, AI bu verileri büyük miktardaki bilgiden bir anlam çıkarmak ve genel sistemi kontrol etmek için kullanıyor ve Makine Öğrenimi (ML) ile güçlendirildiğinde, genel veri analizi sürecini ve veri yönetimini destekliyor. Bu teknolojilerin güç birliğinin gerçek ticari faydayı arttıracağı ortada. Ve trend yükseliyor. Gartner'a göre, IoT projelerinin %80'i 2022'ye kadar bir AI bileşenine sahip olacak.


Özetle: IoT iyidir, AIoT daha da iyidir diyebiliriz.

Pandemi ile önemi daha da artan sağlık sektörü, bu teknolojik girişimler için en önemli yatırım fırsatlarından birine sahip. Yine tükenen kaynakları korumak ve verimliliği artırmak konusunda yapay zekâ ve IoT kullanımının, sürdürülebilirlik amacına hizmet etmenin anahtarı olacağına inanılıyor. Akıllı şehircilik ve tarım da bu kapsamda önemli yatırım fırsatları sunuyor.


2021’de konuşacağımız bir diğer güç birliği ise robotik teknolojisini, yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi diğer teknolojilerle birleştiren bir yaklaşım, Gartner terimi ile Hiperotomasyon (Hyperautomation).

Motto şöyle: Otomatikleştirilebilen her şey otomatikleştirilmelidir.

İdeal durum, her şeyi kapsayan, akıllı bir entegrasyon ile; tüm süreçlerin ve dolayısıyla görselleştirilmiş süreçler, ölçümler ve veri analizi ile kendi organizasyonunun "dijital ikizini” yaratmak. Hiperotomasyon, bir şirketin rekabet gücünü artıran ve özellikle kriz zamanlarında onu daha dayanıklı ve sağlam olarak konumlandıran bir kavram olarak 2021 ve sonrasında giderek daha önemli hale gelecek olan muazzam bir potansiyeli ortaya çıkarıyor.



Yine bir diğer birliktelik de artan güvenlik ve veri güvenilirliği endişeleriyle Blockchain teknolojileri ve IoT birlikteliği. Bu güçlü çift, 2021 boyunca sayısız uçtan uca çözüm fırsatını kolaylaştıracak gibi gözüküyor, bu yüzden kesinlikle izlemeye değer.




Teknolojik trendlerden sonra, son olarak 2021’in tüketici trendlerine hızlıca göz atalım.


Değişen satın alma alışkanlıkları, ekonomik krizlerin getirdiği tasarruf gerekliliği, sürdürülebilirlik ve çevresel duyarlılıkla birlikte ikinci el ticaretin yükselişe geçeceği konuşulan trendler arasında. Thredup'ın 2020 yeniden satış raporuna göre, ikinci el pazarın değeri 2024 yılına kadar 64 milyar dolara ulaşacak. Özellikle genç nesiller, iklim değişikliği ve aşırı tüketimden kaynaklanan atık ve kirlilik sorunlarını önemsiyor ve "döngüyü kapatmanın" yollarını bulan markaları arıyorlar - geri dönüştürerek ve yeniden kullanarak dünyanın kaynaklarını daha sorumlu, daha az savurgan şekilde kullanabilen markalar öne çıkıyor. Bunu bilen ve benimseyen markalar arasında, müşterilere kupon karşılığında ürünlerini yeniden satılmak üzere mağazaya geri getirme olanağı sağlayan bir "geri alma" hizmetini başlatan mobilya devi IKEA da yer alıyor. Önümüzdeki yıl daha fazla markanın benzer planlar yapacağı düşünülüyor.



Artan politik hassasiyet ve duyarlılıkla, toplumsal değerleri yaşayan markaların -tabii burada samimiyetin altını çizmekte fayda var- öne çıkacağı bir dönemi göreceğiz. Şeffaflık, dürüstlük ve özgünlük, başarının sırları diyebiliriz. Ve tıpkı insanların değerlerini yeniden düşünmeye ve onlar için gerçekten neyin önemli olduğunu hatırlamaya başladıkları gibi, sosyal değerler ve sürdürülebilirlik de bu yıl dijital gündemde üst sıralarda yer alacak. 2021 ve sonrasında başarılı olmak için markaların sosyal değerlerinin ne olduğunu düşünmeleri ve bunları özgün bir şekilde nasıl ifade edeceklerini bulmaları gerekecek.


Kişiselleştirilmiş çevrimiçi eğitim bir diğer trend olarak karşımıza çıkıyor. E-öğrenmenin geleceği, bulunduğunuz yer, cihaz ve saat diliminiz, kendi öğrenme stilinize ve tercihlerinize göre uyarlanmış verilere dayalı bir eğitim planı ile her zamankinden daha kişiselleştirilirmiş olacak.


Ses teknolojisinin, daha gelişmiş, kabul görmüş ve güvenilir hale geldikçe, önümüzdeki yıl içinde tercih edilen arama yöntemi olarak dokunmanın yerini almaya başlayacağı söylenenler arasında. Siri, Google Assistant ve Alexa gibi sesli asistanların ileriye doğru yürüyüşü yavaşlayacak gibi gözükmüyor. Önümüzdeki yıllarda çoğumuz, her sözümüze bağlı kalacak ve her emri uygulayacak yeni bir aile üyesine sahip olacak.


Oyun içi pazarlama, yani markaların oyun dünyasını müşterileri ile bağlantı kurmak için kullanması da öne çıkan trendler arasında yer alıyor. Günümüzde oyun oynamak çok daha geniş bir demografiye hitap ediyor ve yalnızlık diyarı olmaktan çok uzak, neredeyse yeni sosyal ağ haline geldi. Oyunlar bu şekliyle, markalar için karşı konulmaz bir pazarlama fırsatı sunuyor. Oyuncular, "skinning" olarak bilinen özellik sayesinde avatarlarını bir tür ürün yerleştirme ile ünlü birçok moda markasında giydirebilirler. Bu tür oyun içi pazarlamanın, önümüzdeki yıl daha fazla marka oyuna girdikçe artacağını göreceğiz.


Salgınla gündeme gelen bütünsel sağlıklı yaşam ve yeniden tanımlanan iş yaşam dengesi konseptlerinin ise 2021’de güvenlik takıntısı ile, temassız yaşam, sağlık pasaportu ve sosyal mesafe teknolojileri gibi kavramlarla çeşitleneceği düşünülüyor.




Recent Posts

See All

Komentar


bottom of page