top of page

Endüstri 4.0 Şekillenirken Lojistiğin Önemi Artacak

ULUSLARARASI TAŞIMACILIK VE LOJİSTİK HİZMET ÜRETENLERİ DERNEĞİ Dergisi

Ekim-Kasım-Aralık 2017 10.Sayı - Sayfa 26/29


Son yıllarda herkesin dilinde olan Endüstri 4.0, “AR, 3D, nesnelerin interneti, büyük veri” gibi teknolojik bir buluş mu yoksa tüm teknolojik sistemlerin sanayide vücut bulmuş hali midir?


Büyük Veri, Nesnelerin İnterneti, Bulut Bilişim, Artırılmış Gerçeklik, Akıllı Robotlar, Siber Güvenlik gibi bileşenleri kapsayan Endüstri 4.0’ı çağımızın yeni endüstriyel vizyonu olarak adlandırabiliriz. Bu yeni endüstriyel vizyon en kısa haliyle, fabrika ve işletmelerin dijitalleşmesi olarak tanımlanabilir. Endüstri 4.0 ile gelen dijital dönüşüm tek bir faaliyet ya da kısmi bir uygulamadan ziyade bir kurumdaki tüm süreçlerin dijitalleşmesi anlamına geliyor. Bu kapsamda birbirine bağlı süreçlerin iletişim halinde olduğu, internet üzerinden iletişim kuran nesnelerin veri toplayıp üretim sürecini tamamen değiştirdiği, makinelerin insanlarla etkileşimini öne çıkaran Endüstri 4.0 çözümleri, daha yüksek verimlilik, daha nitelikli insan kaynağı, daha kolay süreçler ve daha çok üretimin mümkün olduğu bir endüstri dünyasına işaret ediyor.


Siemens tesislerinde Endüstri 4.0’ı ne zamandır kullanıyor? Bu süreçte, sanayinin geleceğine dair ne gibi çıktılara ulaştınız?


Endüstri 4.0 henüz konuşulmaya bile başlanmamışken Siemens olarak bu konuda kapsamlı çalışmalar yürütmeye ve makinelerin akıllanmasını sağlayacak yazılımları hazırlamaya başlamıştık. Siemens’in akıllı bilgi sistemleri olarak tanımlanabilen dijital hizmetleri; gelişmiş algoritmaları, veri analizlerini, makinelerin öğrenme teknolojilerini, veri toplama ve analizindeki 20 yılı aşkın deneyimi kapsıyor. Siemens’in dijitalizasyon kapsamında sunduğu aygıt ve yazılımlar halihazırda Türkiye’nin dört bir yanında güvenle kullanılıyor; ülke genelinde 2 bin 500’ü aşkın kurulu akıllı makine Siemens imzası taşıyor. Sunduğumuz dijital hizmetlerle örneğin, müşterilerin geleneksel rutin bakımların ötesine geçmeleri ve performanslarını artırmaları sağlanıyor. Bu da daha esnek işletme, sistemlerin performansının artırılması ve verilerin analizine göre ilgili bakımların yapılması sonucunu getiriyor. Bu aygıtlar aracılığıyla üretilen devasa hacimdeki verinin işlenmesi ve faydaya dönüştürülmesi noktasında da çalışmalarımız devam ediyor. Sanayinin geleceğine yönelik öngörümüzde, hesaplamalarımıza göre, Endüstri 4.0 ile birlikte yeni ürünleri pazara sunma süresi yüzde 25 ile yüzde 50 arasında azalabilecek, mühendislik giderleri yüzde 30’a kadar düşebilecek ve yüzde 70’e kadar enerji tasarrufu sağlanabilecek.


Endüstri 4.0’ın, üretim sektörlerinden hizmet sektörlerine kadar nasıl bir dönüşümü beraberinde getirmesi bekleniyor?


Endüstri 4.0 henüz başlangıç aşamasında olmasına rağmen sanal 3D geliştirme, dijital planlama ve izleme, neredeyse hatasız üretim süreçleriyle müşteri ihtiyaçlarının sistematik olarak belirlenmesi, yeni iş süreçlerinin oluşması ve hepsinin ötesinde üretim süreçlerinin daha verimli olmasına imkan sağlıyor; bu sayede tasarımdan planlama ve üretime kadar tüm süreçler kolaylıkla yönetilebiliyor. Farklı sektörler, kesiştikleri noktalarda birbirlerini etkiliyor. Dolayısıyla bir sektörde yaşanan değişim, o sektöre yakın olan farklı sektörlere de yansıyor. Bu da değişimin daha hızlı gerçekleşmesine yol açıyor. Bu dönüşüm şu an en çok otomotiv, kimya ve lojistik gibi endüstrilerde göze çarpıyor. Örneğin otomotiv sektörü, Endüstri 4.0 gelişmelerine en hızlı adapte olan sektörlerin başında yer alıyor ve beraberinde farklı sektörleri de etkiliyor. Endüstri 4.0’ın sağladığı şeffaflık, uzaktan kontrol, dijitalleşmeyle birlikte süreçlerin insan hatalarından arındırılması, verilerin değer yaratacak bilgiye dönüştürülmesi ve hız gibi imkanlar tüm sektörlerin ihtiyaç duyduğu çözümleri getiriyor. Bununla birlikte rutin işlerin makine ve dijital sistemlere bırakılması, yeni meslek alanlarının doğması, yatırımların teknoloji ve çalışan eğitimine aktarılması gibi gündem maddeleri de oluşuyor.


Endüstri 4.0 sayesinde az enerji ile hızlı üretim yapılabilecek. Peki lojistik sektörü bu altyapıya sahip mi? Sektör ne gibi yatırımlara yönelmesi gerekiyor?


Az önce de ifade ettiğim gibi dijital dönüşümün öne çıktığı sektörlerden biri de lojistik. Günümüzde lojistik sektöründeki uygulamalar yalnızca birkaç yıl öncesine kıyasla bile ciddi farklılıklar gösteriyor. Endüstri 4.0 şekillenirken, lojistik sektörünün önemi daha da artacak. Bu dönüşüm, özellikle taşımacılık zincirinde yer alan tüm unsurların birbiriyle bağlantılı olmasını gerektiriyor. Örneğin, Nesnelerin İnterneti üzerine kurulu bir trafik altyapısında akıllı, otonom araçların kullanılması tamamen yeni boyutlara kapı açacak ve daha otomatik ve esnek lojistik çözümleri getirecek. Üretim arttıkça ve giderek daha küçük partilerle taşındığında üretim ve dağıtımın, esnek ve verimli taşıma lojistiği ihtiyacı da artacak. Lojistiğin Endüstri 4.0 sürecinde kritik bir önemi var. Genel olarak 4. Sanayi Devrimi vizyonunun ve özellikle de akıllı fabrika konseptinin gerçeğe dönüşmesi, lojistik hizmetlerinin, örneğin hazır hammaddenin veya satışı yapılan ürünlerin doğru zamanda doğru yerde olduğunu garanti etmesinden geçiyor. Diğer taraftan Endüstri 4.0 ile lojistiğin değişen yapısı, dijital ve akıllı bir üretim tesisinde lojistiğin tüm unsurlarının da Endüstri 4.0 ile uyumlu olmasını gerektiriyor. Dinamik bir sektör olan lojistik sektöründe görülen hızlı gelişmeler ve dijital dönüşümün etkisiyle rekabet düzeyi yükseliyor. Bu rekabette öne çıkmanın yolu ise teknoloji ve nitelikli insan kaynağından geçiyor.


Endüstri 4.0’ın lojistiğin tüm sürecinde nasıl bir dönüşüm yaratması bekleniyor?


Endüstri 4.0 lojistik sektörü için çok önemli fırsatları da beraberinde getiriyor. Hızlanıp artan üretime paralel olarak doğru ürünün, alıcısına doğru zamanda ulaşması da bugün olduğunda daha da kritik bir önem taşıyacak. Örneğin Endüstri 4.0 bileşenlerinden Nesnelerin İnterneti ile makinelerin internet üzerinden birbirleriyle iletişimde olmaları zamanında teslimat koşulunun sağlanmasını, sistemlerde oluşacak bir arızanın öngörülmesini ve engellenmesini, dolayısıyla hem kullanılan kaynaklarda hem de sunulan hizmetlerde daha yüksek verimlilik sağlayacak. Öte yandan bildiğiniz üzere Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Nisan ayında lojistik sektörünün değerlendirmesine sunulan yeni Karayolu Taşıma Yönetmeliği, karayolu taşımacılığında dijital dönüşümü zorunlu kılacak yeni hükümler içeriyor. Buna göre, karayolundan taşınacak olan yüklerin, tüm evraklarının en geç 6 saat içinde dijital olarak kayıt altına alınması zorunlu olacak. Bu sayede online izlemeyle birlikte sektörde kayıt dışı yaklaşık 150 milyar TL’nin kayıtlı ekonomiye kazandırılabileceği ifade ediliyor.


Ucuz iş gücünden dolayı, üretim doğuya kaymıştı, Endüstri 4.0 ile birlikte üretimin yüksek teknolojiye sahip batıya dönmesi mümkün olabilir mi?


Üretimin doğuya kayması batı dünyası için ciddi bir tehdit yarattı ve bu durumla baş etmek için 2013 yılında çalışmalar başladı. Alman hükümetinin öncülüğünde gündeme taşınan Endüstri 4.0 ile batı, üretimdeki üstünlüğünü geri kazanmak istiyor ve bunu da doğunun yapamadığı üç şeyi yaparak başarmayı hedefliyor: pazara çıkış süresini kısaltmak, esnek üretim yapmak ve verimliliği artırmak. Pazara çıkış süresinin kısalması, aynı zamanda inovasyon sürelerinin de kısalması anlamına geliyor ve burada doğu endüstrisinin yenilikçi bir ürünü taklit etmesine zaman bırakmadan yeni jenerasyon ürünün piyasaya sunulması hedefleniyor. İkinci olarak, şu an doğudaki üretim sistemleri büyük miktarlarda standart üretim yapıyor; ancak esnek ve kişiselleşmiş üretimin sağlanabilmesi rekabette öne çıkmak için şu an son derece önemli. Batı, Endüstri 4.0 teknolojileri ile esnek üretimi mümkün hale getiriyor. Son olarak ve belki de en kritik hedeflerden biri olan verimlilik konusunda ise doğunun ucuz iş gücünün karşısına yüksek verimlilikte ve insansız çalışan fabrikalar çıkıyor. Bu da hatasız ve daha ucuz üretim anlamına geliyor.


Doğu ülkeleri de bu sistemleri kullanarak rekabette yine öne çıkamaz mı?

Teknolojik altyapılarını ve insan kaynaklarını Endüstri 4.0’a uyumlandırmadıkça bunun uzak bir ihtimal olacağını söyleyebiliriz. Ancak gelişmekte olan ülkeler bu konuda uygun adımları atarak gerekli düzenlemeleri zaman kaybetmeden uygulamaya başlarsa batıyı yakalaması ve hatta geçmesi mümkün. Burada fark yaratacak olan yaratıcılık ve inovasyon. Doğu kültürleri kapalı yapısı ve geleneksel yaklaşımları gereği bu noktada geride kalıyor. Eğitim ve kültürel değişim bu noktada anahtar diyebiliriz.


Siemens Türkiye olarak Endüstri 4.0’a dönüşüm süreciniz ne durumda? Siemens bu dönüşümde Türkiye’de de öncü olacak mı?


Siemens, ilk olarak Almanya’da ortaya çıkan Endüstri 4.0 kavramının önemli temsilcilerinden biri. Bu kapsamda sahip olduğumuz vizyon ve bilgi birikimimiz ile global endüstri piyasasının yanı sıra Türkiye’de de Endüstri 4.0 konusunda öncü şirketlerden biri olduğumuzu söyleyebiliriz. Endüstri 4.0 kapsamında endüstri sektörüne daha verimli üretim, ürünlerin pazara çıkış süresinde kısalma ve üretimde daha fazla esneklik sağlayan çözümler sunuyoruz. Sanayideki bu yeniçağın gerekliliklerine yanıtlar sunarak geleceğin teknolojilerini bugünden geliştiriyor; üretim süreçlerine yüksek verim, kalite ve dijitalizasyon sağlıyoruz. Dijital portföyümüz ve sektör bilgimizle müşterilerimizin dijital dönüşümünde onlara yol göstererek performanslarını arttırmaya yardımcı olmayı hedefliyoruz.


Dijital Kurumsal Platformumuz çerçevesinde, Endüstri 4.0 ile ilişkili çok çeşitli ürünler sunuyoruz. Ayrıca, kendimizin ve müşterilerimizin tesislerinde halihazırda Endüstri 4.0 uygulamasına ait teknik modüllerin birçoğu kullanılıyor. Dijital Kurumsal Platform adını verdiğimiz tam entegre Otomasyon ve Sürücü Teknolojisi ve PLM (Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi) yazılımımıza yönelik çok çeşitli bileşenler Endüstri 4.0 girişiminden örnekler veriyor. PLM yazılımımız sayesinde ürün tasarımı ve üretim sekansı planlama gibi fonksiyonların aynı verilere erişmesi mümkün.

Siemens’in Endüstri 4.0 yaklaşımı çerçevesinde geliştirdiği Dijital Fabrika sayesinde, fabrikanın kendisi ortada yokken fabrikanın nasıl çalıştığı öğreniliyor ve en iyi çalışma sisteminin kurulması için gerekli önlemler alınıyor. Siemens’in Dijital Fabrikası’nda kullanılan ileri teknolojiler, örneğin simülasyon teknolojisi sayesinde en karmaşık üretim süreçleri bile canlandırılarak kendini müşteri isteklerine göre hızla ayarlayabilecek tesisler tasarlanabiliyor. Siemens, Endüstri 4.0’ın en önemli özelliklerini sergileyen ve Dijital Fabrika anlamında örnek gösterilebilecek ödüllü Amberg fabrikasında her yıl endüstriyel kontrol teknolojisine yönelik Simatic ürününden yaklaşık 12 milyon adet üretiyor.


Siemens Türkiye olarak Gebze fabrikamızda da hayata geçirdiğimiz uygulamalarla dijital dönüşüm ile iyileşmeler sağlıyoruz. Ayrıca tüm endüstriye verimlilik artışı sağlamayı amaçlayan Mindsphere ve TIA Portal gibi dijitalizasyon çözümlerimizin önemli bir kısmı da Türkiye’deki Ar-Ge çalışmalarımızla geliştiriliyor. Bulut bilişimi endüstriyel üretimle buluşturan MindSphere, çok önemli bir ürün. Nesnelerin İnterneti, MindSphere ile kendi işletim sistemine kavuşuyor. Bu ürünü geliştiren üç ana lokasyondan biri de Türkiye’de bulunuyor. Aynı şekilde Kartal’daki Ar-Ge birimimizde de dijitalizasyon, Endüstri 4.0, bulut, büyük veri ve Nesnelerin İnterneti alanlarına odaklanıyor ve akıllı aygıtların birbiriyle en verimli, en hızlı ve en güvenli şekilde haberleşmesini sağlayacak yazılım çözümleri geliştiriyoruz.


Tüm bunların yanında Türkiye’de Endüstri 4.0 kavramının anlaşılması ve yaygınlaşması için de çalışmalar yapıyoruz. 161 yıldır bu topraklarda yer alan Siemens Türkiye olarak ülkenin 2.0’dan 3.0 dönüşümüne önderlik ettiğimiz gibi 3.0’dan 4.0’a geçişte de bu vizyonu Türkiye’de tanıtmak ve ülke stratejilerinin belirlenmesine katkıda bulunmak için yoğun çalışmalar yaptık. Bu doğrultuda şu ana kadar düzenlenen 150’den fazla etkinlikte ve 15+ üniversitede 30.000’den fazla kişiye konu hakkında detaylı bilgi verilirken, Türkiye’deki ilk Endüstri 4.0 kitapçığı ile de daha geniş kitlelere ulaşıldı. Ayrıca Türkiye’deki ilk Endüstri 4.0 platformunun (www.endüstri40.com) da ana sponsorluğunu üstlendik. Bu platform her gün 1500 kişi tarafından ziyaret ediliyor.


Türkiye’yi bu teknolojiyi kullanım konusunda hangi noktada görüyorsunuz? Sanayimizde dönüşüm ne zaman başlar?


Türkiye’de Endüstri 4.0 konsepti sektörel bazda büyük farklılıklar gösteriyor. Örneğin otomotiv, ilaç, savunma ve havacılık gibi sektörlerde Endüstri 4.0 uygulamalarını görebiliyorken genele baktığımızda Türk sanayisinin şu an 2. Sanayi Devrimi ile 3. Sanayi Devrimi arasında seyrettiğini söyleyebiliriz. Bizim için Endüstri 4.0’ı vaktinde yakalamak büyük önem taşıyor. Endüstri 4.0 alanında şu an lider konumda bulunan Almanya, Endüstri 4.0’a yaptığı yatırımlarla yüzde 3 oranında büyümeyi öngörüyor. Bu konseptin ülkemizde uygulanması durumunda yüzde 5 ila yüzde 8 oranında bir büyüme potansiyeli bulunuyor. Türkiye’nin GSYİH'sinin yüzde 25'i endüstriyel üretimden geliyor. 2015 yılına ait yüzde 4 artışın 1 puanının endüstriyel üretimden geldiğini göz önünde bulundurunca, bunu iki ya da üç katına çıkarmamız durumunda ekonominin geri kalanı değişmese bile Türkiye yüzde 6’lık bir büyüme yakalayabilir. Bu konuda adımların atılıyor olması oldukça sevindirici. Türkiye sanayisinde dijitalleşme stratejilerinin belirlenmesi ve uygulanmasıyla Almanya’nın sadece 2-3 yıl gerisinden gelerek Endüstri 4.0’ı geç kalmadan uygulamaya koymamız mümkün. Bu aşamada her şeyden önemlisi, Türkiye’nin Endüstri 4.0 yol haritasının belirlenmesi ve yol haritasının netleşmesiyle birlikte yatırımların belirli teşviklerle desteklenmesidir.


Genç nesil, hiç şüphesiz teknolojiyi daha iyi kullanıyor? Sanayide dijitalleşme Avrupa ülkelerine nazaran, genç nüfusa sahip Türkiye için bir avantaj diyebilir miyiz?


Elbette. Türkiye, Endüstri 4.0’ı yakalamanın ötesinde coğrafi konumu, genç nüfusu ve gelişen endüstrisiyle bu konuda küresel çapta önemli bir oyuncu olabilir. Türkiye’de iş disiplini, özveri ve beceri konusunda yetenekli, genç bir iş gücü mevcut. Bu yeteneklerin doğru eğitimi ve doğru iş dünyasına kazandırılması büyük önem taşıyor. Biz de üniversitelerde düzenlediğimiz etkinliklerle ve katıldığımız konferanslarla bu yolda katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Örneğin bu yıl ikincisini düzenlediğimiz Siemens Hackathon İnovasyon Yarışması’nın konusunu Endüstri 4.0 olarak belirledik. Yarışmaya Türkiye’nin dört bir yanından katılan gençlerimiz, Endüstri 4.0 hakkında kendi projelerini hazırlayarak yetişen neslin gelecek teknolojilerine ne kadar aşina olduğunu adeta gözler önüne serdi.


Sanayiciler kadar meslek okulları ve üniversiteler de Endüstri 4.0 gibi yeni teknolojileri incelemeye başladı mı? Eğitim konusunda nasıl bir yol izlenmeli sizce?


Eğitim programlarında Endüstri 4.0’a daha fazla yer verilmesi verimlilik çalışmalarının hızlanmasına yardımcı olabilir. Sanayi Bakanlığı, TÜSİAD, üniversiteler ve endüstri sektörü bu konuda pek çok çalışma yapıyor. Mekatronik, yazılım mühendisliği ve benzeri bölümlerde eğitime özen gösterilmesi ve gençlerin bu doğrultuda teşvik edilmesi gerekiyor. Bugün atacağımız doğru adımlar, bizi sanayide dünya devleriyle yarışacak konuma getirebilir. O nedenle teknolojiye yönelik eğitime özen gösterilmesi ve gençlerin bu doğrultuda teşvik edilmesi gerekiyor. Örneğin şu an Siemens’in Kartal yerleşkesindeki Ar-Ge merkezinde 250’nin üzerinde mühendis arkadaşımız çalışıyor. Onların geliştirdiği teknolojiler sadece Türkiye’ye değil, Siemens’in faaliyet gösterdiği tüm ülkelere ulaşıyor. Gençlerin teşvik edilmesinde ve eğitimlerinde özel sektöre önemli bir sorumluluk düştüğü görüşündeyiz. Biz de Siemens Türkiye olarak her yıl 250 üniversite, 200 lise öğrencisine staj imkanı sunuyoruz, üniversitelerde düzenlenen etkinliklere katılarak öğrencilerle Endüstri 4.0 deneyimlerimizi ve öngörülerimizi paylaşıyoruz.

12 views

Recent Posts

See All
bottom of page